Lekirdek
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

DARWİN ve DİN

Aşağa gitmek

DARWİN ve DİN Empty DARWİN ve DİN

Mesaj  reptile89 C.tesi Mayıs 23, 2009 1:31 pm

Tarihsel ömrünü tamamlamış bulunan feodalizmi tasfiye etmeye çalışan Avrupa’nın genç burjuvası, kapitalizmin geleceği için, feodal sistemle birlikte kilisenin iktidarına da son vermek zorunda olduğunun ayrımına varmış ve tarihin aydınlanma dönemi’ olarak kaydettiği ilerici bir adım atmıştı.

Montesquieu, Locke, Rousseau, Voltarie gibi düşünürlerce şekillendirilen bu dönemde, binlerce yıldır insan aklını kilitleme başarısı göstermiş olan dine karşı, artan oranlarda taraftar bulan muazzam bir ideolojik taarruz başlatıldı.



18. yüzyılın aydınlanma hareketi, hayatı kutsal kitaplarla açıklayan dinsel inançların yerine özgür aklı geçirmeyi amaçlıyordu. Aklı kilitleyen hurafelerden kurtulan insan, bilimsel bilginin yol açıcılığıyla doğayı ve tarihsel geçmişini anlayabilir, geleceğine ışık tutabilirdi.

Aklı özgürleştiren aydınlanma dönemiyle oluşan uygun iklimde, insanlığın kaderini’ değiştirecek buluşlara imza atan bilim insanları çoğalmaya başladı. Charles Darwin, bunlardan biridir.

12 Şubat 1809 yılında doğan Darwin, 1859’da, biyoloji biliminin temeli ve bilim tarihinin en önemli devrimlerinden biri sayılan “Türlerin Kökeni” başlıklı çalışmasını yayınladığında, dinlerin saltanatı feci şekilde sarsıldı.

Darwin’in, insan dahil tüm canlı türlerin doğal seçilim yoluyla, ortak bir kökenden günümüzdeki çeşitliliğe ulaştığını ispatlayan evrim teorisi ile, tek tanrılı dinlerin yaradılış’ inancında yer alan Adem ve Havva’ hikayesi, kaçınılmaz olarak da dinler sorgulanmaya başlandı.

Ne var ki, aydınlanma döneminde dinin ideolojik etkisini zayıflatarak gerçekleştirdiği devrimlerle kendini egemen bir sınıf şeklinde örgütleyen burjuvazi, çok geçmeden dini, halkı daha rahat yönetebilme yeteneğine sahip bir araç’ olarak değerlendirmeye’ karar vermiş ve devrim süreçlerinde yerle bir edip alayla üzerinde gezinmeye başladığı kiliseleri yeniden kurmuş; bir yandan, tahkim edilmiş laik sistemiyle dinin iktidara ve bilime uzak tutulmasını sağlarken, diğer yandan halkın yeniden dindarlaşması için kendini de dindarlaştırmak’ zorunda kalmıştır.

Dinin iktidarını yıkan ve dinle içtenlikli hiçbir ilişkisi kalmadığı açık olan sahtekar burjuvazi, o zamandan beri dindar’ rolünü başarıyla oynamaktadır.

Kayda değer bir aydınlanma faaliyeti göstermeden iktidara çıkan Türkiye’nin genç burjuvası, iktidarının ilk yıllarında, kapitalizmin gereksindiği hukuki, bilimsel ve teknolojik gelişmenin önünü kesme potansiyeli taşıyan dini denetim altına almaya dönük kimi adımları attı; dini devlet işlerinin ve bilimsel üretim alanlarının dışında tutmak amacıyla lazım gelen önlemleri’ aldı. Ama hepsi bu kadar!..

Türkiye burjuvazisi kendini aydınlattı’ fakat toplumun aydınlanmasını engelledi ve özellikle çok partili rejim’le birlikte dini siyasetin etkin bir aracı’ haline getirdi.

Bu yüzden, dindarlaşma grafiği yükseltilen Türkiye’de, Darwin’in evrim teorisine karşı, aydınlanma döneminden geçmiş Batı toplumlarıyla kıyaslanamayacak ölçüde büyük bir tepki vardır.

Geri bıraktırılmış Türkiye halkları, dinsel ideolojilerle aklı kilitlenmiş, sorgulamayı ve düşünmeyi öğrenememiş her toplumda olduğu gibi, Darwin’in evrim teorisinden söz açıldığında, maymun insan ilişkisine ayarlı küçümseyici’ bir ezberle karşılık vermektedir.

Elbette bu, kurulmuş bir ezberdir ve ezberletenler, toplumun algı frekansları’ ile oynama olanaklarına sahip iktidarlardır. Nedeni ise açıktır; dinlerin inandırıcılığına’ son verme özelliğine de sahip olan evrim teorisinin, bilime ihtiyaç duyan burjuva dünyasında değil ama dindar toplumda küçümsenmesi’ gerekiyordu!..

Bir sosyalist olmasına karşın, Einstein’in izafiyet teorisine saygıda kusur ettirmeyen burjuvazinin, bir teoloji okulundan çıkmış olan Darwin’in evrim teorisine karşı, ataları maymun olanlar’’ basitliğiyle sürdürülen küçümseyici davranış kültürünü teşvik etmesinin bir nedeni daha var; evrimsel biyolojinin kurucusu Darwin’in teorisi, yalnızca “Adem ve Havva” hikayesinin sonunu getirmekle kalmıyor, aynı zamanda, materyalizmin gücünü de arttırıyor. Marks, 19 Aralık 1860 tarihinde Engels’e yazdığı mektupta, Darwin’in Türlerin Kökeni’’ başlıklı kitabı için şöyle diyordu; “Bizim görüşlerimizin doğal tarihi temelini içeren kitap, işte budur.”

Burjuvazinin başlattığı aydınlanma hareketini, reddi miras mantığı ile ele alma lüksümüz’ yok. Bilimin ışığında toplumsal aklın özgürleşmesini amaçlayan devrimci ve ilerici güçler, alacağını almış ve de yapacağını yapmış’ burjuvazinin yarım bıraktığı aydınlanma hareketinin öncülüğünü üstlenmeli ve dinsel ideolojilerin, yalnızca İslam aleminde değil, bütün dünyada bizzat burjuva operasyonlarıyla yaygınlaştırıldığı gerçeğiyle örtüşen bir hassasiyetle, aydınlanma faaliyetinin lokomotifi olarak bilimi öne çıkarmalı, Darwin gibi bilim insanları ile, ilan edilmiş bir yoldaşlık ilişkisi’ kurmalıdır!..

Sadık Varer
reptile89
reptile89

Mesaj Sayısı : 142
Kayıt tarihi : 20/03/09
Yaş : 35
Nerden : ...

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz