AKP Anayasası'ndan manzaralar
AKP Anayasası'ndan manzaralar
reptile89 Ptsi Mayıs 04, 2009 10:26 pm
AKP Anayasası'ndan manzaralar
--------------------------------------------------------------------------------
AKP MYK, "özgürlükler" konusunda "iddiasız", "yasama-yürütme-yargı" arasındaki ilişkilere getireceği "yenilikler"de ise oldukça iddialı olan kısmi Anayasa değişikliği paketine, son şeklini verecek.
soL (HABER MERKEZİ) AKP'nin son iki yıldır gündemde tuttuğu ve nihayetinde tamamı yerine bir kısmının değiştirilmesine karar kılınan Anayasa üzerine çalışmalarda son noktaya gelindi. Partinin hukukçuları tarafından hazırlanan kısmi Anayasa değişikliği paketinin, bu akşam yapılacak MYK toplantısında son şeklinin verilmesinin ardından Meclis gündemine taşınması ve kamuoyunda tartışmaya açılması bekleniyor.
Yaklaşık 20 maddeden oluştuğu söylenen paketin bir bölümünün, AB'ye üyelik sürecinde yapılan müzakereler sonucu şekillenen üçüncü "Ulusal Program"daki kimi vaatlerle aynı olacağı ifade ediliyor.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek başkanlığında hazırlanan kısmi Anayasa değişikliği paketinin en önemli maddelerini ise, Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerinde ve yapısında değişiklik, siyasi partilerin kapatılmasını "zorlaştıran" değişiklik, Yüksek Askerî Şura (YAŞ) kararlarının yargı denetimine açılması, Anayasa Mahkemesi’ne kişisel başvuru hakkı ve "Türkiye Milletvekilliği"ne ilişkin düzenlemelerin oluşturduğu biliniyor.
AKP'nin Abdullah Gül'ü de ihmal etmediği pakette yer alan bir diğer önemli düzenlemeye göre ise, Cumhurbaşkanı'nın görev süresinin geçici bir maddeyle yedi yıla çıkarılması öngörülüyor.
Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerinde ve yapısında değişiklik
Anayasa Mahkemesi’ne ilişkin kapsamlı bir müdahale içeren pakette, “mahkemenin kuruluşu”, “mahkeme üyeliğinin sona ermesi”, “mahkemenin görev ve yetkileri”, “iptal davası”, “dava açma süresi”, “anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi” ve “Anayasa Mahkemesi’nin kararları” başlıklı maddelerin değiştirilmesi teklifinin yer aldığı belirtiliyor.
Anayasa Mahkemesi'nin halihazırda Cumhurbaşkanı tarafından seçilen 11'i asıl dördü yedek toplam 15 olan üye sayısının 21'e çıkarılarak üçte birinin TBMM tarafından seçilmesi, mahkemenin denetim yetkisinin, türban gündeminde olduğu türden Anayasa değişikliklerini iptal edemeyecek şekilde sınırlandırılması gibi düzenlemeler
de değişiklik paketinde yer alıyor.
Siyasi partilerin ipini, Meclis'teki partiler çekecek
22 Temmuz 2007 genel seçimleri öncesi altı akademisyenden oluşan bir kurula hazırlatılan ve 11 üyeli AKP Anayasa Hazırlık Komisyonu tarafından denetlenen "Anayasa Taslağı"nda, AKP'nin kırılma hattını oluşturan belli başlı meselelerde ne türden bir yaklaşım sergilendiğinin kamuoyundan "sır gibi saklandığı" eleştirisi, kısmi Anayasa değişikliği paketi için de gündeme geldi.
Kırılma hattındaki belki de en öncelikli mesele olan "siyasi partilerin kapatılması" konusu, yeni pakette yer alan düzenlemeler arasında da ilk ve öncelikli yerini korudu.
Kamuoyuna, "siyasi partilerin kapatılmasının zorlaştırılacağı" şeklinde yansıtılan düzenlemede, parti kapatma konusunda "Venedik kriterleri"nin esas alınacağı ve Anayasa'nın "Siyasi partilerin uyacakları esaslar" başlıklı 69. maddesinin değiştirilmesinin teklif edileceği ifade edildi.
Buna göre, siyasi partilere kapatma istemiyle açılan davalarda “odak” tanımı, sadece "şiddeti ve terörü siyasi bir araç olarak kullanma"ya "daraltılacak". "laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak" unutulacak... Mevcut durumda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'ndaki siyasi partilere kapatma davası açma yetkisi, TBMM’ye veya belirlenecek bir başka kurula devredilecek.
YAŞ kararları yargı denetimine açılacak
AKP iktidarı boyunca hükümet ve TSK arasındaki çekişmelere sahne olması nedeniyle her yıl merakla beklenen YAŞ kararlarının yargı denetimine açılması da AKP'nin hazırladığı pakette önemli başlıklardan birini oluşturuyor. Böylelikle, "irticai faaliyette bulundukları" gerekçesiyle haklarında TSK'dan ihraç kararı alınan kişilerin yargıya gidebilmelerinin yolu açılıyor.
Hükümetin, tartışmanın bir tarafı olmaktan çıkarılacağı YAŞ toplantıları konusunda, bir yandan TSK'nın diğer yandan da "irticai faaliyette bulunan" ordu mensuplarının atacakları adımlarda daha "uyumlu" davranacaklarını öngörmek de mümkün oluyor.
Anayasa Mahkemesi'ne "türban" golü
AKP’nin hazırladığı Anayasa değişikliği paketinin "Anayasa Mahkemesi'ne kişisel başvuru hakkı", mevcut uygulamaya göre, yasaların Anayasa'ya aykırılığı gerekçesiyle yalnızca mahkemeler tarafından veya muhalefet partilerine mensup toplam 110 milletvekilinin imzasıyla yapılabilirken, düzenlemeyle birlikte "insan hakları boyutu"nda mümkün olabilecek. "İnsan hakları boyutu"nda olduğuna kanaat getirilmesi durumunda, ilk açılacak davaların "türban yasağı" konusunda olacağı öngörülüyor.
Kavga burada da kişisel başvuru hakkı için yolu açan AKP hükümeti ve "diğerleri" arasında değil, "mağdurlar" ve Anayasa Mahkemesi arasında cereyan edecek.
"Türkiye Milletvekilliği": Barajdan çıkış yok!
Paketin önemli başlıklarından bir diğeri, Seçim Kanunu'nda değişiklik öneren "Türkiye Milletvekilliği" sistemi... Bu sistem, Meclis'e girebilmek için gerekli olan yüzde 10 barajının "esnetilmesi" olarak pazarlanıyor. Siyasi partilerin seçimlere, sayısı daha sonra belirlenmek üzere, bir "kontenjan" dahilinde "Türkiye Milletvekilliği" listeleri ile girmesi düşünülüyor. Bu sistemle yüzde 1 alan bir partinin bile en azından bir milletvekili ile Meclis'te temsil edilebileceği ileri sürülüyor.
Yüzde 10'luk seçim barajını sürdürebilmenin bir yolu olarak gündeme getirilen "Türkiye Milletvekilliği", 1995 yılında da yasalaştırılmaya çalışılmış fakat Anayasa Mahkemesi engeline takılmıştı.
550 mevcutlu TBMM'nin dörtte birine takbül eden 150'sinin "baraj engeliyle karşılaşmadan" seçilmesi biçiminde özetlenebilecek tasarıma göre, yüzde 10’a yakın oy alan bir parti, Meclis'te dokuz milletvekiliyle temsil edilirken, baraj tamamen kaldırılmış olsa milletvekili sayısı 40’ı aşabiliyor. "Hak ettiği" halde kendisine verilmeyen milletvekillikleri, "hak etmeyen", yani halkın oyunu alamayan diğer partilere bağışlanmış oluyor. Aynı tasarıma göre, yüzde 11 oranında oy alan parti 50-60 temsilciye ulaşıyor, yüzde 30 oranında oy alan bir diğer parti ise 300 sandalye kazanıyor. Böylece, halihazırdaki yüzde 10 barajının "genel ve eşit oy ilkesi"nin apaçık ihlaline, "Türkiye Milletvekilliği" sistemi ile, bu kez kandırmaca yoluyla devam ediliyor.
"Özgürlük, eşitlik, onur!"
"Kişisel verilerin korunması", Anayasa’ya ilk kez girecek olan ve Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt'ün de "dinlendiği" dönemde üzerinde çalışma yürütülen oldukça ironik maddelerden... Aynı zamanda üçüncü "Ulusal Program”da da yer bulan düzenlemeye göre, herkes kişisel bilgilerinin korunması hakkına sahip olacak. Ancak "kanunun öngördüğü meşru bir sebebe dayalı olarak kullanılabilecek" olan bu "hak", kişilere kendisi hakkında "toplanmış olan veya kayıtlarda yer alan bilgilere erişme", "bunlarda düzeltme yaptırma" ve "bu bilgilerin amaçları doğrultusunda kullanıp kullanılmadığını öğrenme"yi kapsayacak.
Anayasa’nın “kanun önünde eşitlik” başlıklı 10. maddesinde “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir” fıkrasına, “bu maksatla alınacak tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı sayılamaz” ifadesi eklenecek. Yaşlılar, çocuklar ve özürlülerle ilgili "pozitif ayrımcılık" yapılabileceğine ilişkin bir fıkra da yine 10. maddeye eklenecekler arasında bulunuyor.
AKP'nin kısmi Anayasa değişikliği paketine göre, Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin niteliği” başlıklı 12. maddesine, “insan onuruna dokunulamaz” ifadesi eklenecek. Bu sayede, gözaltı ve sorguda onur zedeleyici davranışların karşılığının anayasal suç olmasına yönelik bir düzenleme olarak "göz dolduracak".
Pakette yer alan ve üzerinde uzlaşıldığı durumda Anayasa'ya ilk kez girecek olan çocuk haklarının garanti altına alınması konusu ise, Hüseyin Üzmez vakasıyla ilgili olarak kamuoyunun vicdanını rahatlatacak herhangi bir girişimde bulunulmadığı Türkiye'de, AKP hükümetinin atacağı en ironik adım olarak kayda geçecek
kaynak:sol haber portalı
--------------------------------------------------------------------------------
AKP MYK, "özgürlükler" konusunda "iddiasız", "yasama-yürütme-yargı" arasındaki ilişkilere getireceği "yenilikler"de ise oldukça iddialı olan kısmi Anayasa değişikliği paketine, son şeklini verecek.
soL (HABER MERKEZİ) AKP'nin son iki yıldır gündemde tuttuğu ve nihayetinde tamamı yerine bir kısmının değiştirilmesine karar kılınan Anayasa üzerine çalışmalarda son noktaya gelindi. Partinin hukukçuları tarafından hazırlanan kısmi Anayasa değişikliği paketinin, bu akşam yapılacak MYK toplantısında son şeklinin verilmesinin ardından Meclis gündemine taşınması ve kamuoyunda tartışmaya açılması bekleniyor.
Yaklaşık 20 maddeden oluştuğu söylenen paketin bir bölümünün, AB'ye üyelik sürecinde yapılan müzakereler sonucu şekillenen üçüncü "Ulusal Program"daki kimi vaatlerle aynı olacağı ifade ediliyor.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek başkanlığında hazırlanan kısmi Anayasa değişikliği paketinin en önemli maddelerini ise, Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerinde ve yapısında değişiklik, siyasi partilerin kapatılmasını "zorlaştıran" değişiklik, Yüksek Askerî Şura (YAŞ) kararlarının yargı denetimine açılması, Anayasa Mahkemesi’ne kişisel başvuru hakkı ve "Türkiye Milletvekilliği"ne ilişkin düzenlemelerin oluşturduğu biliniyor.
AKP'nin Abdullah Gül'ü de ihmal etmediği pakette yer alan bir diğer önemli düzenlemeye göre ise, Cumhurbaşkanı'nın görev süresinin geçici bir maddeyle yedi yıla çıkarılması öngörülüyor.
Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerinde ve yapısında değişiklik
Anayasa Mahkemesi’ne ilişkin kapsamlı bir müdahale içeren pakette, “mahkemenin kuruluşu”, “mahkeme üyeliğinin sona ermesi”, “mahkemenin görev ve yetkileri”, “iptal davası”, “dava açma süresi”, “anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi” ve “Anayasa Mahkemesi’nin kararları” başlıklı maddelerin değiştirilmesi teklifinin yer aldığı belirtiliyor.
Anayasa Mahkemesi'nin halihazırda Cumhurbaşkanı tarafından seçilen 11'i asıl dördü yedek toplam 15 olan üye sayısının 21'e çıkarılarak üçte birinin TBMM tarafından seçilmesi, mahkemenin denetim yetkisinin, türban gündeminde olduğu türden Anayasa değişikliklerini iptal edemeyecek şekilde sınırlandırılması gibi düzenlemeler
de değişiklik paketinde yer alıyor.
Siyasi partilerin ipini, Meclis'teki partiler çekecek
22 Temmuz 2007 genel seçimleri öncesi altı akademisyenden oluşan bir kurula hazırlatılan ve 11 üyeli AKP Anayasa Hazırlık Komisyonu tarafından denetlenen "Anayasa Taslağı"nda, AKP'nin kırılma hattını oluşturan belli başlı meselelerde ne türden bir yaklaşım sergilendiğinin kamuoyundan "sır gibi saklandığı" eleştirisi, kısmi Anayasa değişikliği paketi için de gündeme geldi.
Kırılma hattındaki belki de en öncelikli mesele olan "siyasi partilerin kapatılması" konusu, yeni pakette yer alan düzenlemeler arasında da ilk ve öncelikli yerini korudu.
Kamuoyuna, "siyasi partilerin kapatılmasının zorlaştırılacağı" şeklinde yansıtılan düzenlemede, parti kapatma konusunda "Venedik kriterleri"nin esas alınacağı ve Anayasa'nın "Siyasi partilerin uyacakları esaslar" başlıklı 69. maddesinin değiştirilmesinin teklif edileceği ifade edildi.
Buna göre, siyasi partilere kapatma istemiyle açılan davalarda “odak” tanımı, sadece "şiddeti ve terörü siyasi bir araç olarak kullanma"ya "daraltılacak". "laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak" unutulacak... Mevcut durumda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'ndaki siyasi partilere kapatma davası açma yetkisi, TBMM’ye veya belirlenecek bir başka kurula devredilecek.
YAŞ kararları yargı denetimine açılacak
AKP iktidarı boyunca hükümet ve TSK arasındaki çekişmelere sahne olması nedeniyle her yıl merakla beklenen YAŞ kararlarının yargı denetimine açılması da AKP'nin hazırladığı pakette önemli başlıklardan birini oluşturuyor. Böylelikle, "irticai faaliyette bulundukları" gerekçesiyle haklarında TSK'dan ihraç kararı alınan kişilerin yargıya gidebilmelerinin yolu açılıyor.
Hükümetin, tartışmanın bir tarafı olmaktan çıkarılacağı YAŞ toplantıları konusunda, bir yandan TSK'nın diğer yandan da "irticai faaliyette bulunan" ordu mensuplarının atacakları adımlarda daha "uyumlu" davranacaklarını öngörmek de mümkün oluyor.
Anayasa Mahkemesi'ne "türban" golü
AKP’nin hazırladığı Anayasa değişikliği paketinin "Anayasa Mahkemesi'ne kişisel başvuru hakkı", mevcut uygulamaya göre, yasaların Anayasa'ya aykırılığı gerekçesiyle yalnızca mahkemeler tarafından veya muhalefet partilerine mensup toplam 110 milletvekilinin imzasıyla yapılabilirken, düzenlemeyle birlikte "insan hakları boyutu"nda mümkün olabilecek. "İnsan hakları boyutu"nda olduğuna kanaat getirilmesi durumunda, ilk açılacak davaların "türban yasağı" konusunda olacağı öngörülüyor.
Kavga burada da kişisel başvuru hakkı için yolu açan AKP hükümeti ve "diğerleri" arasında değil, "mağdurlar" ve Anayasa Mahkemesi arasında cereyan edecek.
"Türkiye Milletvekilliği": Barajdan çıkış yok!
Paketin önemli başlıklarından bir diğeri, Seçim Kanunu'nda değişiklik öneren "Türkiye Milletvekilliği" sistemi... Bu sistem, Meclis'e girebilmek için gerekli olan yüzde 10 barajının "esnetilmesi" olarak pazarlanıyor. Siyasi partilerin seçimlere, sayısı daha sonra belirlenmek üzere, bir "kontenjan" dahilinde "Türkiye Milletvekilliği" listeleri ile girmesi düşünülüyor. Bu sistemle yüzde 1 alan bir partinin bile en azından bir milletvekili ile Meclis'te temsil edilebileceği ileri sürülüyor.
Yüzde 10'luk seçim barajını sürdürebilmenin bir yolu olarak gündeme getirilen "Türkiye Milletvekilliği", 1995 yılında da yasalaştırılmaya çalışılmış fakat Anayasa Mahkemesi engeline takılmıştı.
550 mevcutlu TBMM'nin dörtte birine takbül eden 150'sinin "baraj engeliyle karşılaşmadan" seçilmesi biçiminde özetlenebilecek tasarıma göre, yüzde 10’a yakın oy alan bir parti, Meclis'te dokuz milletvekiliyle temsil edilirken, baraj tamamen kaldırılmış olsa milletvekili sayısı 40’ı aşabiliyor. "Hak ettiği" halde kendisine verilmeyen milletvekillikleri, "hak etmeyen", yani halkın oyunu alamayan diğer partilere bağışlanmış oluyor. Aynı tasarıma göre, yüzde 11 oranında oy alan parti 50-60 temsilciye ulaşıyor, yüzde 30 oranında oy alan bir diğer parti ise 300 sandalye kazanıyor. Böylece, halihazırdaki yüzde 10 barajının "genel ve eşit oy ilkesi"nin apaçık ihlaline, "Türkiye Milletvekilliği" sistemi ile, bu kez kandırmaca yoluyla devam ediliyor.
"Özgürlük, eşitlik, onur!"
"Kişisel verilerin korunması", Anayasa’ya ilk kez girecek olan ve Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt'ün de "dinlendiği" dönemde üzerinde çalışma yürütülen oldukça ironik maddelerden... Aynı zamanda üçüncü "Ulusal Program”da da yer bulan düzenlemeye göre, herkes kişisel bilgilerinin korunması hakkına sahip olacak. Ancak "kanunun öngördüğü meşru bir sebebe dayalı olarak kullanılabilecek" olan bu "hak", kişilere kendisi hakkında "toplanmış olan veya kayıtlarda yer alan bilgilere erişme", "bunlarda düzeltme yaptırma" ve "bu bilgilerin amaçları doğrultusunda kullanıp kullanılmadığını öğrenme"yi kapsayacak.
Anayasa’nın “kanun önünde eşitlik” başlıklı 10. maddesinde “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir” fıkrasına, “bu maksatla alınacak tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı sayılamaz” ifadesi eklenecek. Yaşlılar, çocuklar ve özürlülerle ilgili "pozitif ayrımcılık" yapılabileceğine ilişkin bir fıkra da yine 10. maddeye eklenecekler arasında bulunuyor.
AKP'nin kısmi Anayasa değişikliği paketine göre, Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin niteliği” başlıklı 12. maddesine, “insan onuruna dokunulamaz” ifadesi eklenecek. Bu sayede, gözaltı ve sorguda onur zedeleyici davranışların karşılığının anayasal suç olmasına yönelik bir düzenleme olarak "göz dolduracak".
Pakette yer alan ve üzerinde uzlaşıldığı durumda Anayasa'ya ilk kez girecek olan çocuk haklarının garanti altına alınması konusu ise, Hüseyin Üzmez vakasıyla ilgili olarak kamuoyunun vicdanını rahatlatacak herhangi bir girişimde bulunulmadığı Türkiye'de, AKP hükümetinin atacağı en ironik adım olarak kayda geçecek
kaynak:sol haber portalı
reptile89- Mesaj Sayısı : 142
Kayıt tarihi : 20/03/09
Yaş : 35
Nerden : ...
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz